Aslında sanki bunu söyleyen
kendini çok ayrıcalıklı, çok derin veya farklı bir hayat yaşamış sayıyor. Fakat
çevreme baktığımda herkes zaten ciddi şeyler yaşamış, normal, durağan, sıkıcı,
dertsiz, tasasız bir yaşantıya sahip kim var ki… bu da bence ne kadar boş bir
laf olduğunu gösterir gibi…
En basiti biri başka bir şehirde
doğmuş, çekirdek ailesiyle İstanbul’a gelmiş, babası onu okutmak için çalışmış
okutup bir işe yerleştirmiş, artık tam oh denecek zamanda asrın vebasına
yakalanmış ve bu genç ergenlikten
yetişkinliğe geçişte babasız, anneye ve eve bakmakla yükümlü kalmış .
Bir başkası, yirmi küsur sene
çekirdek ailesini devam ettirebilmek için hem manevi hem fiziksel bir savaş
içinde geçirmiş senelerini ve bir yerde yeter artık demiş, anne babasının
yanına gitmiş, bir süre sonra babasını kaybetmiş.
Bu evlilik hayatından
kurtulanlardan geride kalan kız yine evden sorumluluk, okul, sonrasında hem ev,
hem iş yükümlülükleri arasında gençliğini yaşamaktan uzak hayata atılmış ancak
o da mutsuzlukla bu evden kaçmış.
Bir başkası, yetmiş küsur yaşında
önce babasını, sonra annesini, bir süre sonra küçük kardeşini, sonra eşini,
daha sonra ise bir diğer kardeşini kaybetmiş, çocuklarının mutsuz evlilik
hayatlarına üzülmüş, her gün antidepresanlar kullanan yetmiş küsurluk biri.
Bir başkası o üç kişilik ailede
agresif ve baskın olan taraf olmanın sonucuna eşinin onu aldatmasıyla karşılık
görmüş, çocuğuyla bu durumun altından tek başına kalkmaya çalışıp yılmamış.
Diğer biri, doğumunda annesini
kaybetmiş, yıllar sonra anne baba bildiklerinin yenge ve dayı olduğunu öğrenmiş,
genç yaşta yaptığı evlilikten bir çocuk sahibi olduktan sonra mutsuzlukla bunu
da bitirip çocuğundan uzak tek başına hayatta kalmaya çalışmış.
Bir diğeri, evlenmeden hayatını
devam etmeye karar vermiş, kedisiyle yalnız yaşamak için anne evinden çıkıp
kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan biri…
Bir başkası, aşkla evlendiği
eşinden yine asrın vebası nedeniyle kopan, iki kız çocuğuyla aileyi ayakta
tutmaya çalışan biri…
Başka bir örnek daha,
çocukluğundan beri bağışıklık hastalıkları dolayısıyla daha bir sürü
rahatsızlık sahibi ve sırf bu sebeple zamanının çoğunu evde geçiren sosyal
hayatı olamayan biri…
Evet etrafıma bakıyorum ve bu
insanları görüyorum. Bu yüzeysel olarak bahsettiğim kişilerin, her birisini
birer roman kahramanı ve başından geçen bir sürü olayları detaylandırsak
fazlasıyla kalın ve çok sayıda romana
sahip olabiliriz…
Şimdi bunların her biri birer roman mı… sadece
benim etrafımda mı hayatı roman insanlardan çok var…
…ya da benim etrafım bu
insanlardan oluştuğu için hayatı roman olan kişi aslında ben miyim?
Hayatı roman yapmak mı daha etkileyici olurdu, yoksa roman olmuş bir hayatın içinde yer almak mı.
YanıtlaSilSanırım hayatı roman olmuş sevdiğimin kalbinde taht kurmak da farklı bir etkileyicilik katmış buradaki büyüleyici içerikte.Etkilendim o yüzden de,,
Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim .)
Sil