18 Şubat 2012 Cumartesi

Hayatım bir roman..!?


Aslında sanki bunu söyleyen kendini çok ayrıcalıklı, çok derin veya farklı bir hayat yaşamış sayıyor. Fakat çevreme baktığımda herkes zaten ciddi şeyler yaşamış, normal, durağan, sıkıcı, dertsiz, tasasız bir yaşantıya sahip kim var ki… bu da bence ne kadar boş bir laf olduğunu gösterir gibi…
En basiti biri başka bir şehirde doğmuş, çekirdek ailesiyle İstanbul’a gelmiş, babası onu okutmak için çalışmış okutup bir işe yerleştirmiş, artık tam oh denecek zamanda asrın vebasına yakalanmış ve bu genç  ergenlikten yetişkinliğe geçişte babasız, anneye ve eve bakmakla yükümlü kalmış .
Bir başkası, yirmi küsur sene çekirdek ailesini devam ettirebilmek için hem manevi hem fiziksel bir savaş içinde geçirmiş senelerini ve bir yerde yeter artık demiş, anne babasının yanına gitmiş, bir süre sonra babasını kaybetmiş.
Bu evlilik hayatından kurtulanlardan geride kalan kız yine evden sorumluluk, okul, sonrasında hem ev, hem iş yükümlülükleri arasında gençliğini yaşamaktan uzak hayata atılmış ancak o da mutsuzlukla bu evden kaçmış.
Bir başkası, yetmiş küsur yaşında önce babasını, sonra annesini, bir süre sonra küçük kardeşini, sonra eşini, daha sonra ise bir diğer kardeşini kaybetmiş, çocuklarının mutsuz evlilik hayatlarına üzülmüş, her gün antidepresanlar kullanan yetmiş küsurluk biri.
Bir başkası o üç kişilik ailede agresif ve baskın olan taraf olmanın sonucuna eşinin onu aldatmasıyla karşılık görmüş, çocuğuyla bu durumun altından tek başına kalkmaya çalışıp yılmamış.
Diğer biri, doğumunda annesini kaybetmiş, yıllar sonra anne baba bildiklerinin yenge ve dayı olduğunu öğrenmiş, genç yaşta yaptığı evlilikten bir çocuk sahibi olduktan sonra mutsuzlukla bunu da bitirip çocuğundan uzak tek başına hayatta kalmaya çalışmış.
Bir diğeri, evlenmeden hayatını devam etmeye karar vermiş, kedisiyle yalnız yaşamak için anne evinden çıkıp kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan biri…
Bir başkası, aşkla evlendiği eşinden yine asrın vebası nedeniyle kopan, iki kız çocuğuyla aileyi ayakta tutmaya çalışan biri…
Başka bir örnek daha, çocukluğundan beri bağışıklık hastalıkları dolayısıyla daha bir sürü rahatsızlık sahibi ve sırf bu sebeple zamanının çoğunu evde geçiren sosyal hayatı olamayan biri…
Evet etrafıma bakıyorum ve bu insanları görüyorum. Bu yüzeysel olarak bahsettiğim kişilerin, her birisini birer roman kahramanı ve başından geçen bir sürü olayları detaylandırsak fazlasıyla kalın  ve çok sayıda romana sahip olabiliriz…
 Şimdi bunların her biri birer roman mı… sadece benim etrafımda mı hayatı roman insanlardan çok var…
…ya da benim etrafım bu insanlardan oluştuğu için hayatı roman olan kişi aslında ben miyim?

2 yorum:

  1. Hayatı roman yapmak mı daha etkileyici olurdu, yoksa roman olmuş bir hayatın içinde yer almak mı.
    Sanırım hayatı roman olmuş sevdiğimin kalbinde taht kurmak da farklı bir etkileyicilik katmış buradaki büyüleyici içerikte.Etkilendim o yüzden de,,

    YanıtlaSil

LinkWithin 2

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...