25 Aralık 2012 Salı

Flormar 427

Evet merhabalar uzun süredir ortalarda yoktum ve bugün bir oje postuyla yeniden karşınızdayım (=

Bu ojenin rengi sanki sütlü kahveyi anımsatıyor ancak kesinlikle kahve tonunda değil morumsu bir renge sahip...

Işıkta renk çok değişebiliyor, burada gri gibi çıkmış ama kesinlikle mor tonunda ama yine de grimsi bir mor (= diğer fotolarda da bunu göreceksiniz...


İşte burada rengi kendini daha çok belli ediyor Flormar 427 nolu ojemin...


Yılbaşına sayılı günler kala arka plandaki yılbaşı ağacım ve bu harika ojeyle size hoşçakalın diyorum...





8 Aralık 2012 Cumartesi

En Anlamlı Hediyem...

Herkese merhaba

Bugünkü yazacağım postun konusu biraz eski.. Bundan dolayı uyarıyorum biraz uzun bir post olacak. Umarım sıkılmazsınız... 


" 03 Nisan Salı 2012 "

Yani ameliyattan sonraki 4. günüm Cerrahi Servisinde. Her sabah olduğu gibi bu sabahta cerrahım Bilgi Bey erkenden odama geldi. Gecemin nasıl geçtiğini, herhangi bir sorun olup olmadığını -ateş, bulantı ve kusma gibi- sordu. İyiyim hatta ilk defa dün akşam çorba içtim söylediğiniz gibi ve bundan dolayı geceyi gayet rahat geçirdim dedim. Sevindi ve çok zayıf olmana rağmen çabuk toparladın dedi. :) Neyse efendim..

Öğlenden sonra yani çorbamı içip, gelen sebze yemeğini yedikten sonra koridorda birkaç defa yürüyüş yaptık annemle ve odama giyince " Ben çok yoruldum biraz yatıcam dedim " Annemde; tamam dedi ve ben yattım.

Uyandığımda saat 17:40 falandı yanlış hatırlamıyorsam ve benim şiddetli ağrım vardı. Önce lavaboya gittim belki gaz sıkışmış olabilir falan diye ama yok bir faydası olmadı. Ve ben gittikçe kötü oluyordum. Hemen servisin baş hemşiresi Sevdan Hanımı çağırdı annem ve şu anki durumumu söyledi. Zaten görünen köy kılavuz istemez hesabı hemşire hanım beni görünce koca bir torba serumu kaptığı gibi getirdi. İçine sapsarı bir ilaç ve başka şeylerde kattı. Şimdi bunu hızlıca açıcam hemen rahatlatır seni dedi. 1 saat geçti. 2 saat geçti ve bende hala tık yok :/  Cerrahımın asistanını aradılar, kadın acildeymiş. Hemen koşarak odama geldi, benim korkudan tir tir titrediğimi ve ağladığımı görünce hemen Batın USG istedi. Hastanede yattığım ve acil çekilmesi istendiği için hemen ultrasonla bakıldı. Çok şükür şüphelendikleri gibi Apandisit, fıtık, iç dikişlerden sıvı sızması gibi şeyler yoktu bu sevindiriciydi ama ya bu beni mahveden ağrının sebebi neydi? :(

Asistan Tülay Hanım, cerrahım Bilgi Beyi aradı. Yapılan acil kan tahlilinin ve ultrasonun sonucunu telefonda söyledi. Bu ağrının sebebi malesef yoğun gaz sıkışmasıymış. Henüz yeni ameliyatlı olduğum içinde lavman veya laksatif ilaçları vermek istemediklerini söylediler. Bol bol sıcak içecekler içicem -rezene,çay v.s. gibi- ve koridorda yürüyüş yapıcam. Rezene içtim hemen ve biraz yürüyüş yaptık annemle yine.. Ama çok çabuk yorulduğum içinde pek fazla yürüyemedim :( neyse..

Saat 20:45 gibi ateşim çıkmaya ve tansiyonum düşmeye başladı. Hemen minik minik 3 şişe ateş düşürücü, ağrı kesici getirildi. Hepsi de arka arkaya takılacaktı çünkü ateşim 39,7'ye çıkmıştı bir anda. Sabah sevinmiştik ateşim çıkmadan atlattım diye ama sanırım büyük konuştuk ki, akşamına ateşim çıktı. Bu minik şişeler çok yavaş veriliyordu diğer serumlar gibi hızlıca açmadılar nedense :/ 

1. şişe bitmişti ve bende bu arada lavaboya gideyim diye kalkmıştım. Tam lavabonun kapısını açacaktım ki, odamın kapısı Sürpriiizzz diye açıldı. Annem ve babamdan sonra ilk sırada gelen en değerlilerim Melody ve S. abicik karşımdalar :) şok geçirdim resmen kaldım bir iki saniye öylece. Çünkü aramadılar, mesaj atmadılar gelicez diye.. Meğer sürpriz yapmak istemişler :) hakikaten güzel bir sürpriz oldu, yüzüm bir anda aydınlanıverdi. Ayakta bekleyemediğim için ben hemen lavaboya girdim. Çıkınca annem beni yatağıma yatırdı ve Melody'm ile S. abiciğin yanına gitti. Bu arada nöbetçi hemşiremiz geldi ateşimi ölçtü ve henüz düşmediğini ilacın 2. şişesini takacağını söyledi.


Sanırım 1 saat sonra falan odamın kapısı açıldı. Annem elinde bir kutu ile yanıma geldi. Bu arada Melody ve S. abicik kapıdalar.. Odaya girmeleri enfeksiyon riskinden dolayı yasaktı. Sağolsunlar zaten hiç girelim diye zorlamadılar bile öyle dakikalarca kapıda beklediler. 

Melody'm; Aç bakalım beğenecek misin? dedi. 

Hem yorgun, hem heyecanlı, hemde en sevdikleriklerimi gördüğüm için mutlu bir halde gelen kutuyu açtım. O paketin içinden çıkan kutunun dışını görünce zaten boğazıma birşey düğümlendi sanki ne konuşabildim, ne gülebildim o derece.. 

Size kutunun üstünün resmini çekemedim çünkü resimler falan vardı. Ama kısaca şöyle anlatayım; 

Melody'm ile ilk tanıştığımız gün çektiğimiz fotoğrafların hepsini printerdan çıkartmış. Kutunun üstüne yapıştırmış ve onların üstüne de şeffaf yapışkanlı bir kaplama ile kaplamış. Sonra da en sevdiğim renk olan pembe bir kurdele ile bağlamış güzelce.. Kutunun içi ise;



Bu güzelliklerle doluydu. :) 







Bunlar haricinde bir tanede cam çerçeve vardı. İçinde üçümüzün resminin olduğu..



Biliyorum pek belli olmuyor ama artık idare edin ;)

Veee bir tane de albüm vardı. Yine içinde Melody, S. abicik, ben ve ortak arkadaşımız Ö.'nün resimlerinin olduğu.. Ama albümün ilk sayfasında tabiki yine biz 3 Silahşörlerin fotoğrafı yer alıyordu. :)






Ve benim için çok anlamlı 2 tanede not vardı. Birisi Melody'den birisi S. abicikten.. Onlar gittikten sonra okudum gözyaşlarım eşlik etti bana. 

Siz ikiniz benim dünyamsınız. Aldığım nefesimsiniz adeta.. Sizsiz bir dünyada yaşamayı asla, asla düşünemem. 

Abi$kommm; Melody ile iyiki sevgili oldun. Nişanlandın ve evlendin. İyiki tanıştırdın bizi.. Dünyanın en harika insanıyla tanışmış oldum bende senin sayende :)  teşekkür ederim.

Melody'm; Benim diğer yarım. Ablam, kardeşim, sırdaşım, dert ortağım, Güzin ablam ve kan kardeşim :) Senin için ne söylesem, ne yapsam az biliyorum. Bu cümleler bile senin bendeki olan değerini asla anlatamaz. Kısacası herşey için çok ama çoook teşekkür ederim. 

En kötü anımda yine yanımdaydınız, canımın yanmasından dolayı asılan yüzümü güldürmeyi yine başardınız. O benim için değerli kutucuğu hastaneden gelir gelmez odama koydum :) resimlerimizi de salonumuzun baş köşesine.

Her ikinizi de çok seviyorum...



                                 Sevgiler Desire

4 Aralık 2012 Salı

Günün Fotoğrafı :)




Hadi bakalım birazda gözleriniz bayram etsin :)

                                   

                                Sevgiler Desire 

3 Aralık 2012 Pazartesi

Clinique Rimel Kofresi

Herkese merhaba

Gece gece nereden çıktı şimdi bu post diye soranlarınız olabilir, haklılar da... Ama benim de haklı nedenlerim var :)

Bir haftadır dalgınım, moralim bozuk, stresliyim, sinirliyim ve tabiki bütün bunlar sağlığımı olumsuz etkilediği için sancım var. Dolayısıyla da bir iki gecedir pek uyuyamıyorum böyle baykuş gibi oturuyorum işte :) 

Efendim gelelim postumuzun konusuna.. Çok fazla makyaj yapan birisi değilimdir. Zaten genelde evdeyim. Sadece hastaneye giderken, gece dışarı çıkacaksam eğer makyajımı yapmadan adım atmam :) Geçen hafta annemle beraber Bakırköy turu yaparken Tekin Acar'da birçok markanın rimel kofresini gördüm hemde uygun fiyata. E, yılbaşı geliyor kozmetik sektörü de doğal olarak harekete geçiyor hemen :)


Benimde rimel ihtiyacım olduğundan dolayı hemen 
Clinique'in yukarıda görmüş olduğunuz içersinde orjinal boy rimel ve göz kalemi bulunan kofreyi aldım.



Clinique'in rimelini ilk defa deneyeceğim için birşey diyemiyorum şimdilik ama ilk izlenimlerime bakılacak olursa ben bu rimelin müdavimi olurum. ;)  Fırçası tam benim istediğim gibi büyük ve kirpikleri tek tek ayırıp, dolgunluk veriyor.



Kalem ise siyah renkte ve sürümü gayet kolay. Yumuşak uçlu ve rengini güzel veriyor. En güzeli de Waterproof değil. :) 


Çantanın içinden bir de mini mini göz serumu çıktı :) Clinique'in ünlü " all about eyes " göz kreminin serum hali. Bendeki deneme boyu ve 5 ml. 


Hayır efendim bunu parmak uçlarıyla pıt pıt uygulamıyoruz. Göz çevresine minik bilyeli başlığı sürmemiz yeterli ;) 


Bence gayet pratik bir ürün ama henüz kullanmadığım için yorum yapamayacağım.



Bir sonraki postta görüşmek üzere...



                                   Sevgiler Desire

11 Kasım 2012 Pazar

İs-ti-yor-um!!!

Bence bir akrep kızına verilebilecek en güzel hediye bu :)




Estee Lauder Zodiac Pudraların Türkiye'ye gelmesi için bol bol dua ediyorum :))



                                Sevgiler Desire

10 Kasım 2012 Cumartesi

Dursun Zaman..!

Günaydın 

Bugün 10 Kasım 2012.. ATA'mızın aramızdan ayrılışının 74. yılını büyük özlem, minnet ve saygı ile anıyoruz...





Olmasaydın... Olmazdık.





Sevgiler Desire

9 Kasım 2012 Cuma

İlk kombin.. İlk heyecan :)

Herkese merhaba


İlk kombin postumu yayınlıyorum, bundan dolayı çok heyecanlıyım. :)



Aslında bu postu Kurban Bayramında paylaşacaktım fakt bir türlü kısmet olmadı. Hazır şu an aklıma gelmişken hemen yayınlayayım dedim. 





Bayramda dayımlarla beraber Marmara Forum Avm'ye gitmiştik. Kuzenim oyun merkezinde oyuncaklarla haşır neşir olurken bende hemen resim çektirmek için sevgili anneciğime şirinlikler yapmaya başladım :)




Umarım beğenirsiniz.. Bir sonraki postta görüşmek üzere sevgili arkadaşlarım :)




Ceket: Fabrika  
Bluz: Mango
Leggings: Zara
Fular: Accesorizes
Çizmeler: Nine West



8 Kasım 2012 Perşembe

Erken gelen " Doğum Günü Hediyem " :)

Herkese merhaba

Birkaç gündür süren kolonoskopi diyetim dolayısıyla hiç halim yok, başım falan dönüyor. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin, yemek yemeyi aşırı seven bir insan değilim ama düzenli ve sağlıklı beslenmeye çalışırım. Özellikle ameliyattan sonra...

Hmm bugünün postu ise; taaa Dünya'nın bir ucu Yeni Zelanda'dan gelen erken Doğum Günü Hediyelerimle ilgili :)

Dün değil önceki gün kös kös oturmuş kitap okurken kapı zili çaldı. Baktım kargo elemanı elinde minik bir paketle bekliyor. Neyse efenim lafı uzatmayayım; kargo elemanının kağıdını imzaladım, paketimi alıp girdim içeri...

Bir yandan şaşkınlık, bir yandan da büyük bir heyecanla açtım paketi. Veee o paketten çıkan bu güzel minik kutucukla karşılaştım... :)



İçinden ise; bu güzellik çıktı :) 


Aslında bir de parfüm vardı fakat o büyük paketteydi ve tamamen kırılmıştı :( bundan dolayı ne yazıkki postumda yer alamadı. O kadar üzüldüm ki, anlatamam.

Neyse parfümü geçip rujumuza gelelim. Mac'in Glaze serisinden " Hot Tahiti ".


Rengi bordo-kırmızı arası gibi geldi bana ama başka şekilde yorumlayanlarda olabilir tabi. Rengin bu derece koyu durması gözünüzü korkutmasın dudağa ancak birkaç kat sürüldüğünde asıl rengini veriyor. Ben bu kadar koyu tonlar kullanmadığım için tek kat bana yetiyor da artıyor bile. Gayet de güzel duruyor tıpkı dudağınıza renkli balm sürmüş gibi :)



Şimdilik kolumda swatch yaptım ama en kısa zamanda dudağımdaki duruşunu da çekip koyarım ;)


Tek ve 3 kat sürülmüş hali...


Buradan hediyelerimi gönderen annemin arkadaşına çoook teşekkür ediyorum :) o kadar mutlu oldum ki paketi görünce. Keşke parfümde kırılmasaydı ama yapacak birşey yok malesef :( 


İlk ruj postumu beğenmişsinizdir umarım. Bir sonraki postta görüşmek üzere...



                                  Sevgiler Desire

6 Kasım 2012 Salı

Diyette ve Streste!!!

Herkese merhaba

Bir çoğunuzun bildiği gibi 30 Mart 2012'de ameliyat olmuş ve ameliyat olduktan tam 5 ay sonrasında hastalığım tekrarlamıştı. İşte bundan dolayı her 3 ayda bir kolonoskopi denilen biraz zorlu bir işlem ile bağırsaklarımın durumuna bakılması gerekiyor; daralma ne kadar artmış? Tıkanma veya başka birşey söz konusu mu? v.s. v.s.

9 Kasım Cuma günü yine kolonoskopi olacağım ve bu işlem öncesi bir kaç gün hep sıvı türü içecekler tüketerek bağırsaklarım dinlendirilmesi ve boşaltılması gerekiyor ki, işlem sırasında bağırsaklar boş olsun. Hem hastanın canı yanmaz, hem doktor uğraşmaz...

İşte bundan dolayı sevgili arkadaşlarım, bende bu sabah itibariyle sıvı diyetime başlamış bulunmaktayım. Hem açlık, hemde işlemin korkusuyla inanılmaz stresliyim :(

Benim için bol bol dua edin, bağırsaklarım güzel temizlensin ve işlem sorunsuz bi şekilde bitsin gitsin inşallah :)


Hepinizi öpüyor ve sağlıklı günler, haftalar diliyorum.



                                Sevgiler Desire

2 Kasım 2012 Cuma

Bayramlık ojelerim :)

Herkese merhaba :)

Uzun bir aradan sonra bir oje postuyla bloğumuzda ve sizlerleyim :)

Aslında bu ojenin resimlerini taaa Kurban Bayramı'nın 1. günü çekmiş, düzenlemiş post için hazır hale getirmiştim ama benim üşengeçliğimden dolayı bugünlere kaldı :))  Fazla uzatmadan resimlere geçiyorum;



Pastelin ojelerine bayılıyorum! Ne zaman alsam beni asla şaşırtmaz, sürdüğümde tırnaklarımda çizgi çizgi durmaz kısacası çok seviyorum. 

Bu da mat-opak bir yapıya sahip kırmızımsı bir renk ve 2 kat sürüldüğünde aynen şişedeki rengi veriyor. 



Bir de Pastelin ojelerinde " Toluene, DPT (Dibutyl Phthalate), Camphor ve Formaldehyde Resin " gibi zararlı maddeler yok ya artık daha bir güvenerek kullanıyorum :)



Bu arada son resim hiç hoşuma gitmedi ama yinede ojeyi  göstermek için yükleyeyim dedim.

Pastel Oje No:46  

Bir sonraki postta görüşmek üzere...



                              Sevgiler Desire  


20 Ekim 2012 Cumartesi

I'm Back...

Herkese merhaba,

Böyle bir geliyorum sonra uzuuunca bir süre yok oluyorum bu durum hiç hoş değil biliyorum ama inanın o kadar yoğundum ki, şu birkaç haftadır. Aslında yazmak istediğim postların resimleri hazır bilgisayarda düzenlenmiş bir halde bekliyorlar ama benden onlara hayır yok malesef :)

Önce hayatımda annem ve babamdan sonra gelen en önemli 2 insanın düğününü yaptık ;) Hiç yardım edememiş olmanın büyük üzüntüsüyle gittim düğüne ama canımın içi Melody'imi beyazlar içinde görünce bütüüün herşey uçtu gitti kafamdan. Nasıl güzel bir gelin olmuştu, Allah isteyen herkese nasip etsin inşallah çok güzel bir duygu. Onların ilk dansını izledikten sonra sanırım ilk defa evlenmek istediğimi anladım :)   

Düğünden tam 2 gün sonra başka bir kuzenimin vefatı bizleri inanılmaz derecede üzdü :(  fotoğraf kursu geziler derken bu defa ben hastalandım. Ağır bi enfeksiyon geçirdim. Tam düzeldim derken bu defada akciğerimde bi bakteri bulundu, bir sürü ilaçlar falan derken baya güçsüz düştüm. Zaten fazlasıyla zayıftım şimdi hepten yürüyen kürdana dönüştüm :)

İşte son birkaç haftam bu şekilde geçti. İnşallah bugünden itibaren postlarıma kaldığım yerden devam edeceğim söz! ;)





                           Sevgilerimle Desire





2 Ekim 2012 Salı

" Nihayet 6. Ay... "

Bundan tam 6 ay (30 Mart Cuma 2012) önce bugün bu saatlerde herkeste bir telaş vardı. Doktorlarda, hemşirelerde, hastaları ameliyata götürüp-getirenlerde v.s. v.s. Bir asistan ameliyat öncesi son defa Kan Gazıma bakmak için kan almaya çalışıyor. Kimisi Enteroklizis filmlerimi ve raporlarımı ameliyathaneye gidecek olan büyük dosyanın içine koyuyor...

Ama asıl benim haleti ruhiyem görülmeye değerdi. Korku, heyecan, stres, sinir ve sürekli göz yaşı... Hayatımda ilk defa ameliyat olacaktım ve dolayısıyla kafamda 40 değil 40.000 tilkinin kuyruğu birbirine değmeden geziniyordu. Bir sürü felaket senaryoları yazıp duruyordum; anestezi fazla verilirse, anestezi az verilip ameliyatın ortasında uyanırsam, ya masada kalırsam..? v.b. gibi trajikomik düşünceler. Bir yanım korkudan titrerken diğer bir yanım ise, inanılmaz sevinçli. Çünkü; ameliyattan kısa bir süre sonra tamamen beslenmeye başlayacak, her istediğimi yapacak, özel bir hayatım olacak ve en önemlisi de ağrım olmayacaktı. Kısacası herşey bütün kötü günler ve çektiğim acılar, ağrılar birkaç saat sonra geride kalacaktı. Sabahın erken saatlerinde babam ve can dostum çocukluk arkadaşım Şeyma geldiler. Onlardan 10 - 15 dk. sonrada Ezgim ve Sadi abim geldiler. Annem ve bana her zaman yardımlarını esirgemeyen canım Nermin yengem her daim yanıbaşımdaydılar. Şeyma sürekli içinden okuyordu beni.. Ezgim ise; yanıbaşıma gelip saçlarımı okşayıp bana destek oluyordu güzel sözleriyle. Bir ara odama Cerrahi Asistanı - Anamnez - almaya geldi. " Hem seninde stresin biraz hafiflemiş olur " dedi gülerek. " Pek sanmıyorum " dedim somurtarak :)

Saatler 09:00'u gösterdiğinde Sadi abim " Üzülme, ağlama sakın herşey çok daha güzel olacak. Sonra iyileşmeni kutlayacağız hep beraber tamam mı? " dedi ve gitti. Derin derin nefes alıyorum, 10 dakikada bir lavaboya gidiyorum yüzümü soğuk suyla yıkamaya ama hiç birşeyin yararı olmuyor malesef. Bir ara odama Bam Hemşire tansiyonumu ölçmeye geldi; " İstersen biraz koridorda yürü kafan dağılmış ve biraz odadan uzaklaşmış olursun " dedi. Hemşire gittikten sonra Ezgim ile beraber koridorda yürüyüşe çıkıyoruz. Yaklaşık 15 - 20 dakika kadar yürüdükten sonra tekrar odama gidiyoruz. Odama girer girmez yatağıma uzanıyorum ve Ezgim'de yanıbaşımdaki yerini alıyor. Birkaç dakika sonra odamın kapısı tıklatılıyor, bir anda ben hariç herkes kapıya odaklanıyor ve sessizliğe bürünüyor kimseden çıt çıkmıyor. Ayağa kalkıyorum " Anne.. " demek üzereyken beni ameliyata götürecek sedyenin çoktan kapıya gelmiş beni almak için beklediğini görüyorum. Sanki o ana kadar herşeyin kötü bir rüya olduğunu ve uyanarak herşeyin sonlanacağını düşününen ben o sedyenin kapıda beklediğini görür görmez anlıyorum herşeyin gerçek olduğunu...

Anneme birşey uzatıyor hemşire " Al bunu lavaboda Dilek'e giydir, bekliyoruz burada " dedi ve bunun üzerine annemle beraber lavaboya giriyoruz. O ana kadar ağlamamak için kendimi zor bela tutuyorum ama annemin önlüğü çıkarıp hadi üstünü çıkarda önlüğünü giyindireyim demesiyle gözyaşlarım birer sel gibi akıyorlar. Nihayetinde önlüğümü giyiniyorum ve lavabodan çıkıyorum. Benim lavabodan çıktığımı gören Ezgim ve Şeyma hemen yanıma geliyorlar. Bir anda sinirlerim boşalıyor ve " Hayır, hayır ben ameliyat falan olmak istemiyorum gitmek istemiyorum bırakmayın beni... " diyorum. Ezgim'e sarılıyorum ama artık gitme vaktim geldi çoktan ameliyathanede beni bekliyorlarmış. Sedyeye çıkacak, tutunacak bir yer bulamıyorum bir türlü.. Bu sorunumu gören Ezgim hemen kucağına aldığı gibi sedyeye yatırıyor beni :) Ezgim hemen elimi tutuyor ağlama diyor ama hiçbirisini duymuyorum bile. Annem, Ezgim ve Şeyma sağ yanımda. Hemşire, babam ve yengemde sol tarafımdalar. Yavaş yavaş Genel Cerrahi Servisinin koridorunda ilerliyorum, asansöre binerek ameliyathanenin bulunduğu kata iniyoruz. Asansörden iner inmez kocaman AMELİYATHANE yazısını görüp iyice coşuyorum ağlamaya başlıyorum. Ameliyathanenin kapısına geldiğimizde hemşire " Hadi artık ayrılık vakti, Dilek'i kısa bir süre sizden alıyoruz burada. Öpmek, koklamak veya birşey söylemek isteyen varsa gelsin. " diyor. Kimseyi öpemiyorum kimseye birşey diyemiyorum ve götürüyorlar beni içeriye. Hiç geriye bakmıyorum, bakamıyorum. Sanırım 4 kapıdan falan geçtim ve 5. kapıda artık yeşil yeşil giyinmiş ameliyathane görevlileri oldukları belli olan kişiler teslim alıyorlar beni ve kocaman bir odaya götüyorlar. Orada bana damar yolu açılıyor ve damardan bir ilaç yapılıyor. Birkaç dakika sonra bir adam geliyor ve " Crohn hastasını götürüyorum artık... " diyor ve götürüyor. 5 numaralı ameliyathanenin kapısına geliyorum. Bir iki dakika sonra giriyoruz ameliyathaneye.. Bir anda yoğun bir ilaç kokusuyla midem bulanıyor kötü oluyorum. Her yerde birşeyler çalışıyor, dıt dıt ötüyor, yanıp sönüyor. Ameliyat masasına yatırıyorlar beni ve hemen iki kişi hem kollarımı hem bacaklarımı bağlıyorlar masaya. Herkes birşeyler takıyor, yapıyor. Sağ koluma açılan damar yolumdan bembeyaz bir ilaç veriliyor hızlıca.. O ilacın vücuduma girdiğini görür görmez bir sıcaklık basıyor beni, başım dönüyor iyice tuhaflaşıyorum. Anestezi uzmanıma birşeyler söylemeye çalışıyorum ama başaramıyorum. En son bana doğru şeffaf birşeyin yaklaştığını biliyorum o kadar :) sonrası yok bende. 


İlk birkaç ay sıkıntılı geçsede, ameliyatımın 5. ayında bağırsak hastalığım tekrarlasada, şu an herşey iyi ve yolunda. İnşallah dahada iyi olacak inanıyorum. Bu 6 ay nasıl çabuk geçti, zaman nasıl çabuk ilerledi inanın hiç bilmiyorum :) ama göz açıp kapayıncaya kadar 6. ayımı doldurdum. Allah bir daha bu zorlukları ne göstersin, ne yaşatsın. 

Ameliyat günümde yanımda olan; Annem, Babam, Ezgim, Yengem, Şeyma, Sadi abim.. Ve yanımda olmak isteyipte olamayanlara da telefonlarıyla annem ve babamı yalnız bırakmadığınız için çoook teşekkür ederim.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Özel Servis asistanlarına, hemşirelerine ve Baş hemşiresine çok teşekkür ederim. 

Ve çok sevgili cerrahım Doç. Dr. Bilgi BACA'ya beni birkaç saatlik bir operasyonla ağrılarımdan kurtardığı, ilgisi ve güler yüzü için çoook teşekkür ederim :)

Herkese sağlık dolu bir ömür diliyorum. Umarım herşey gönlünüzce olur :) 



                                   Sevgiler Desire

19 Ağustos 2012 Pazar

Ramazan Bayramı...

Herkesin Ramazan Bayramını en içtenliğimle kutlarım. Daha nice sağlıklı, mutlu ve huzurlu bayramlara sevdiklerimizle girmek dileğiyle...







                                         Sevgilerimizle Desire & Melody

16 Ağustos 2012 Perşembe

Mecburen Fenerli.. :)

Herkese merhaba,

Uzun bir aradan sonra yine bir oje postuyla karşınızdayım :) Ama bugünkü ojemin daha doğrusu ojelerimin bir hikayesi var. Dilerseniz fazla uzatmadan başlayayım anlatmaya...

Bu sabah 10:30'da cerrahımın odasında buluştuk. Nedeni ise; tırnaklarım çekilecekti. Odasında buluşup birer fincan kahve içtikten sonra 1 alt kata Biyopsi Odasına gitmemi beni hazırlamalarını ve hazırladıktan sonra ise kendisini aramalarını istedi. Kahvelerimizi içtikten azcıkta sohbet ettikten sonra 1 alt kata Biyopsi Odasına indik. Tabi orada cerrahi aletleri, masasını, yeşil yeşil önlükleri falan görünce içim kalktı bir tuhaf oldum ve son zamanların sulu gözlü ünvanını yine boşa çıkarmayıp ağlamaya başladım :)) 

Günlük yatışım yapıldı, hazırlıklar tamamlandı ve cerrahımı aradılar. Tam 6 dakika sonra Biyopsi Odasına geldi, onun geldiğini gören ben iyice coştum açtım muslukları :) neyse..

Gelir gelmez beni yatırdılar bacaklarım ve kollarımı masaya bağladılar. Sol ayak baş parmağıma lastik gibi bişey takıldı ve " Şimdi uyuşturmak için iğne yapıcam bu biraz canını yakabilir, şimdiden özür diliyorum senden " dedi. Cılız bir sesle " Sorun değil " diyebildim. Bütün yapılan işlemlere bizzat şahit oldum, gözlerimle parmağımı kestiklerini gördüm ama sanırım yapılan sakinleştiriciden olacak ki, bana mısın demedi.. :/ ıyyy, ayyy.. bile demedim düşünün.

Şimdi bütün bunları neden anlattığıma gelirsek; cerrahım koyu bir Fenerbahçe taraftarı ve ameliyatımın öncesinden beri beni de Fenerbahçe'li yapabilmek için akla karayı seçti diyebilirim. Sonunda aklıma geldi ve salı akşamı tırnaklarıma sarı-lacivert ojeler sürdüm :) Ertesi gün uyuşturucu iğnemi yaparken tırnaklarımdaki ojeler dikkatini çekti ve " Ooo tırnaklarındaki ojelerin renkleri bayıldım Dilek'cim, yoksa... " dedi. " Evet, sonunda benide Fener'e transfer etmeyi başardın Bilgi abi, bu ojelerde Fener'li olduğum anlaşılsın diye " dedim :) pek bir hoşuna gitti, işlem boyunca Fenerbahçe marşı söyleyip durdu bana :) sağolsun... 

Şimdi isterseniz artık resimlere geçeyim :) 







Ojelerin her ikisi de opak renkteler ve 2. katta şişedeki rengi kolayca elde edebiliyorsunuz. Ben sadece Rimmel'in sarı renkli ojesini beğenmedim. Nedeni ise; fırçası diğer Rimmel ojelerin fırçası gibi geniş değildi ve çizgi çizgi durdu oje tırnaklarımda. Düzeltene kadar kaç defa sildim tekrar sürdüm hatırlamıyorum inanın. Ama buna rağmen yinede güzel durdu ve asıl görmesi gereken kişide çok beğendi ;)) 

Bu arada beğenenler için ojelerin numaraları;

- Golden Rose Paris 130 numara
- Rimmel 280 Sunshine

Bu defa biraz uzunca bir yazı oldu ama kusuruma bakmayın lütfen.. :)  



                                   Sevgiler Desire

17 Temmuz 2012 Salı

Sıcak, çoook sıcak :/

Herkese merhaba,


Ne dışarı çıkabildiğimiz, ne evde oturabildiğimiz ne de yatabildiğimiz... 


Sıcaklardan bunaldığımız bu günlerde sizce de buzzz gibi bir dondurma ilaç gibi gelmez mi? :)





Bir sonraki postta görüşmek üzere...






                                    Sevgiler Desire

10 Temmuz 2012 Salı

Tatil Çantası...?

Herkese merhaba,

Birkaç arkadaşım "Tatile gitsen yanında neler götürürdün? Blog'da bir gün paylaşabilir misin?" diye sordular... Seve seve paylaşırım dedim ;)) 

Biraz gecikmeli bir post oldu hepinizden özür diliyorum ve geçiyorum resimlere..






Yazın fondöten mümkün olduğunca kullanmam ve bundan dolayı tatil çantamda gördüğünüz gibi fondöten yok... Onun yerine Clinique BB Krem var. Üstelik Spf 30 gibi de güzel bir koruması var. 

Pudra olarak da yine full kapatıcı değil de hafif olan pudraları tercih ediyorum. Mac Msf Natural işimi görüyor ;)

Allık olarak; Nars Orgasm, Mac Fleur Power, Mac Cheek&Cheerful ve Guerlain Terracotta Powder... Oldukça açık tenli olduğumdan dolayı Guerlain bronz pudrayı allık olarak kullanıyorum.

Aydınlatıcı; Mac Msf "Soft and Gentle"... Elmacık kemiklerimi aydınlatmak için genelde özel zamanlarda kullanıyorum... Bazen allık üstlerine de pıt-pıt sürdüğüm oluyor :)

Ve Kapatıcı (concealer); Shiseido'nun Natural Finish Cream Concealer'ını kullanıyorum bir süredir ve memnunum. Makyaj çantamın içinde olduğuna bakmayın yaz mevsiminde kapatıcı da kullanmıyorum.. Ama bazen kamufle etmem gereken kusurlarım oluyor bundan dolayı her daim çantamda gezer bu üründe.. (yazısı yakında blog'da olacak)



Far pek kullanmıyorum kullansam da fotoğrafta da gördüğünüz gibi doğal tonları tercih ediyorum. 

Genelde göz kalemi kullanıyorum ve göz kalemlerini eyeliner gibi kullanıyorum yaz mevsimlerinde ve rimelle devam ediyorum ;))



Ruj ve gloss olarak mercan ve pembe tonlarını tercih ediyorum ;) Bu renkleri yaz mevsimine daha çok yakıştırıyorum nedense... 




Cilt bakımında da; hemen hemen herkesin bildiği ürünleri götürüyorum... Bir tek değişen temizleme jelim, Nuxe Aroma-Perfection... Yazısını bu hafta yazarım blog'da ;)

Onun dışında bu yıl vücudum içinde Garnier'ın ürünlerini aldım. Birisi 20 Spf koruma faktörlü, diğeri ise güneş sonrası losyonu. Bunlarında detaylı bir şekilde yorumlarını yazıcam.

Hametan ve Bepanthen zaten hiçbir zaman benden ayrılmayacak 2'li :) 

Eğer doktorum izin verseydi ve gitseydim bir yerlere bu ürünleri götürecektim. Tekrar görüşmek üzere...



                                 Sevgiler Desire 

9 Temmuz 2012 Pazartesi

NARS " Sin "

Sıcaktan kavuran bir temmuz akşamından "Herkese Merhaba" :)

Bugünün konusu çok uzun zaman önce yazmayı düşündüğüm ama ancak zaman bulabildiğim meşhur Nars markasının bir diğer ünlü allıklarından olan Sin..






Gördüğünüz gibi allığın rengi gül kurusu tonlarında ve içinde altın ışıltılar barındırıyor fakat yanağınıza sürdüğünüzde kötü durmuyor, yani ışıl ışıl olmuyorsunuz :) 

Renginden dolayı çoğu kişinin ilk görüşte pek beğenmeyeceği bir görüntüye sahip olabilir ki, bende ilk görüşte pek sevmemiştim :))  Ama daha sonra kendisi ile resmen A$K yaşadık desem yalan olmaz. 

Sin'de tıpkı Orgasm gibi herkeste farklı duruyor, kısacası tarifi zor bir allık :) Bende tam bir gül kurusu renginde dururken, bir diğer arkadaşımda aynen kabındaki rengi veriyor; mürdüm.. ama kötü durmuyor bunu da belirtmek istiyorum ;)  tabi siz yine denemeden karar vermeyin bence..!


Nars markasını tüm Sephora mağazalarında ve Kanyon Harvey Nichols'te bulabilirsiniz... Allıkların fiyatı yanlış hatırlamıyorsam ve değişmediyse 65 tl. idi...


                             Sevgiler Desire




LinkWithin 2

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...